Manşet
Küçük bir bölgenin büyük ölçekli haritası yapılacaksa üzerinde
yaşadığımız yeryuvarının biçimini düzlem olarak kabul etmek yeterlidir.
Burada küçük bölge kavramı ile alanı 50 kilometrekareden küçük bölgeler
anlaşılmaktadır. Buna karşın ölçek büyükte olsa haritası ayrı ayrı
paftalar halinde yapılacak bölge 50 kilometrekareden büyük ise gerekli
haritacılık hesaplarında yerin biçiminin tanımlanmış bir elipsoit olarak
alınması zorunluluğu vardır. Yani, bu tür haritacılık çalışmalarında
yeryüzünde yapılan uzunluk ve açı ölçmelerinin bu elipsoit yüzeyinde
yapıldığı kabul edilir. Buna karşın büyük bölgelerin küçük ölçekli
haritaları yapılacaksa yerin biçiminin elipsoide göre geometrisi daha
kolay olan küre olarak alınması ve haritanın ortaya çıkması için yapılan
hesapların buna göre yürütülmesi yeterlidir.
Coğrafi Koordinat Sistemi
Yerin biçimi ister elipsoit, isterse küre kabul edilsin bu yüzeyler üzerindeki noktaların birbirlerine göre olan konumlarını belli bir sistemde tanımlamak gerekir. Bu tanım belli ise belli geometrik ya da matematik bağıntılar yardımıyla bu noktaların haritadaki konumları da belirlenebilir. Bu amaçla yer üzerinde geliştirilmiş sisteme “coğrafi koordinat sistemi” adı verilmiştir. Eğer bu sistem elipsoit üzerinde ise “elipsoidal coğrafi koordinatlar”dan, küre üzerinde ise “küresel coğrafi koordinatlar”dan söz edilir. Burada yalnızca coğrafi küresel koordinatlardan söz edilecektir.
Yerin biçimi ister elipsoit, isterse küre kabul edilsin bu yüzeyler üzerindeki noktaların birbirlerine göre olan konumlarını belli bir sistemde tanımlamak gerekir. Bu tanım belli ise belli geometrik ya da matematik bağıntılar yardımıyla bu noktaların haritadaki konumları da belirlenebilir. Bu amaçla yer üzerinde geliştirilmiş sisteme “coğrafi koordinat sistemi” adı verilmiştir. Eğer bu sistem elipsoit üzerinde ise “elipsoidal coğrafi koordinatlar”dan, küre üzerinde ise “küresel coğrafi koordinatlar”dan söz edilir. Burada yalnızca coğrafi küresel koordinatlardan söz edilecektir.
İster
küresel coğrafi koordinat sistemi, isterse elipsoidal coğrafi koordinat
sistemi olsun, her iki sistemin elemanları “enlem” ve “boylam”dır.
Enlem ve boylamı tanımlamak için yerin dönme ekseninden hareket edilir.
Bu eksen bilindiği gibi, yerkürenin kutup noktalarını birleştiren ve
dolayısıyla yerkürenin merkez noktasının üzerinde bulunduğu eksendir.
Yerkürenin bu merkez noktasından yerin dönme eksenine dik bir düzlem
geçtiği varsayılır. Bu düzlemin yerkürenin dış yüzeyi ile oluşturduğu
daireye “ekvator” ismi verilmiştir. Anılan düzleme “ekvator düzlemi” de
denilmektedir. Şüphesiz bu anlamdaki ekvatorun çapı yerkürenin çapına
eşit olur. Yerküre üzerindeki herhangi bir noktanın enlemini, ilgili
noktayı yerkürenin merkez noktası ile birleştirdiği düşünülen
doğrultunun ekvator düzlemi ile yaptığı açı (genellikle derece birimi
cinsinden) tanımlamaktadır. Enlem değerini göstermek üzere genellikle
yayınlarda, j harfi ile gösterilmektedir. Yunan alfabesine ait bir
harftir ve (fi) olarak okunmaktadır. Derece birimini göstermek üzere ise
uluslararası kabul görmüş (°) işareti kullanılmaktadır. Yerküre
üzerinde küresel coğrafi koordinatları bilinmek isten nokta kuzey yarı
kürede ise enlem (+) pozitif, güney yarı kürede ise (-) negatif değer
aldığı kabul edilmiştir. Bu durumda örneğin kuzey kutup noktasının
enlemi +90°, güney kutup noktasının ise -90° olacaktır. Buna karşın ise
tam ekvator dairesi üzerindeki yer noktalarının enlemi ise 0° dir (sıfır
derece). Türkiye topraklarının tamamı kuzey yarı kürede yer aldığından
her noktasında şüphesiz enlem pozitif değere sahiptir. Örneğin
İstanbul’da Sultanahmet meydanı civarındaki bir noktanın enlemi 41°
civarındadır.
Bu defa ekvator düzlemine paralel başka düzlemlerin yerküre yüzeyi
ile oluşturdukları çizgiler (arakesit sınırlar) düşünülür. Bu çizgiler
de şüphesiz bire dairedirler ve “paralel daire” olarak
isimlendirilmişlerdir. Aynı bir paralel daire üzerinde sonsuz sayıda
yerküresi noktası vardır bunların tümünün enlemleri aynı değeri
taşırlar. Ayrıca şüphesiz bu dairelerin tümünün çapı, ekvator çapından
daha küçüktür. Ekvatordan kutuplara doğru (kuzeye ya da güneye)
gidildikçe paralel daire çaplarının küçülme miktarı artmaktadır.
Küresel coğrafi boylamı tanımlamak için ise yerkürenin kutup
noktalarından geçen sonsuz sayıda daireler düşünülür. Dolayısıyla bu
dairelerin de çapı küre çapına ya da ekvator çapına eşittir. Böylece
oluştukları düşünülen dairelere “meridyenler”, “meridyen daireleri” ya
da “boylam daireleri” adı verilmektedir. Bu dairelerden bir tanesi
başlangıç olarak alınır. Yani başlangıç meridyeni üzerindeki tüm
noktaların boylamı sıfır olmaktadır. Örneğin şimdiye dek Kanarya
Adalarından, Paris’ten ve son olarak da Londra yakınlarındaki Greenwich
de bulunan astronomi rasathanesinin gök dürbününün merceğinin
merkezinden geçen meridyen boylamlar için başlangıç meridyeni olarak
kabul edilmiştir Osmanlılar döneminde 20. Yüzyılın başlarında da ülkenin
1:200 000 ölçekli topografik harita takımlarının yapılmasında ise
Ayasofya Müzesinin Minaresinin aleminden geçen meridyen başlangıç
meridyeni olarak kabul edilmiştir.
Yerküre üzerinde herhangi bir noktadan geçen meridyenin ve başlangıç
meridyeninin herhangi bir paralel daire (örneğin ekvator) ile kesişme
noktalarının, ilgili paralel dairenin merkezi ile birleştirildiği
varsayılır. Paralel daire merkezlerinin yerkürenin dönme ekseni üzerinde
olacakları açıktır. Böylece oluşan doğrular arasında kalan açı ise,
ilgili noktanın “boylamı” olarak adlandırılmıştır. Boylam değerini
göstermek üzere genellikle yayınlarda l harfi ile gösterilmektedir.
Yunan alfabesine ait bir harftir ve (lamda) olarak okunmaktadır. Aynı
meridyen üzerindeki tüm noktalat şüphesiz aynı boylam değerine
sahiptirler. Örneğin İstanbul Sultanahmet Meydanı yaklaşık 29° lik bir
boylama sahiptir (Greenwich meridyeninin boylam değeri sıfır ya da
başlangıç meridyeni olarak alındığında).
Boylamlar başlangıç meridyeninden itibaren doğu yönünde ve batı
yönünde artarlar. Dolayısıyla 180° Doğu ve 180° Batı boylamına sahip
meridyenler aynı meridyendirler. Bu meridyen tarih değişim meridyeni
olarak kullanılır. Yani 180° meridyeninde saat gece yarısı 0:00 da hemen
batısında örneğin 3 haziran günü başlarken hemen doğusunda 2 haziran
günü biraz daha önce başlamış olur. Tarih değişim meridyeninin bu
özelliğinden, bazı önemli günleri iki kez yaşamak isteyen insanlar
yararlanmaktadır. Örneğin tarih değişim çizgisinden (bu çizgi, ülkelerin
yerküre üzerindeki toprak dağılımları nedeniyle 180° meridyeninden bazı
sapmalar göstermektedir) 2 saat batıda olan Avustralya’nın Canberra
şehrinde 2000 yılına girişi kutlayan bir kişi, doğu yönünde uçarak havai
adalarında 2000 yılın girişi ikinci kez kutlayabilir. Bunun nedeni
Havai Adalarına aynı günün aynı saatinin Canberra’ya göre 20 saat geç
gelmesidir.
Elipsoit parametreleri (küçük ve büyük eksen yarı uzunlukları)
değiştikçe yer üzerindeki aynı bir noktanın elipsoidal coğrafi
koordinatları az değiştiği halde, bir noktanın küresel coğrafi
koordinatları yerkürenin kabul edilen yarıçap uzunluğuna bağlı değildir,
yani coğrafi koordinatları değişmez.
Küçük Ölçekli Haritalarda Projeksiyon
Büyük bir bölgenin küçük ölçekli (ölçekleri 1:1 000 000 dan daha küçük olan haritalar) haritası yapılması gerektiğinde yeryuvarının biçiminin küre olarak alınması kesinlikle yeterlidir. Halbuki yerin gerçek biçimine “jeoit” adı verilmektedir. Fakat jeoit geometrik olarak ifade edilebilen bir yüzeye sahip olmadığından haritacılık çalışmalarında yalnızca noktalar arası yükseklik farklarının çok doğru olarak bilinmesi gereken bazı işler dışında referans yüzeyi olarak alınmaz. Yerin jeoide en yakın biçimi ise “elipsoit” dir. Elipsoit geometrik bağıntıları bilinen bir yüzeydir ve bu özelliği ile büyük bölgelerin büyük ve özellikle orta ölçekli harita takımlarının üretilmesi için yeryuvarının biçimi için referans yüzeyi olarak alınmaktadır. Küre ise geometrik bağıntıları bakımından elipsoide göre şüphesiz daha basittir. Küçük ölçekli haritalarda küre ile elipsoit arasındaki büyüklük farkı haritaya yansımadığından yerin biçimi küre alınmaktadır.
Büyük bir bölgenin küçük ölçekli (ölçekleri 1:1 000 000 dan daha küçük olan haritalar) haritası yapılması gerektiğinde yeryuvarının biçiminin küre olarak alınması kesinlikle yeterlidir. Halbuki yerin gerçek biçimine “jeoit” adı verilmektedir. Fakat jeoit geometrik olarak ifade edilebilen bir yüzeye sahip olmadığından haritacılık çalışmalarında yalnızca noktalar arası yükseklik farklarının çok doğru olarak bilinmesi gereken bazı işler dışında referans yüzeyi olarak alınmaz. Yerin jeoide en yakın biçimi ise “elipsoit” dir. Elipsoit geometrik bağıntıları bilinen bir yüzeydir ve bu özelliği ile büyük bölgelerin büyük ve özellikle orta ölçekli harita takımlarının üretilmesi için yeryuvarının biçimi için referans yüzeyi olarak alınmaktadır. Küre ise geometrik bağıntıları bakımından elipsoide göre şüphesiz daha basittir. Küçük ölçekli haritalarda küre ile elipsoit arasındaki büyüklük farkı haritaya yansımadığından yerin biçimi küre alınmaktadır.
Yerküre üzerindeki büyük bölgelerin küçük ölçekli haritalarının
yapılmasında kullanılan ve belirli geometrik ya da küre üzerinde küresel
coğrafi koordinatlara bağlı olarak matematiksel bağlantılar yardımıyla
harita yüzeyinde ilgili noktaların konumlarını belirleme yöntemlerine
“kartografik projeksiyonlar” adı verilmektedir. Harita yüzeyleri, ya da
çoğu kez “projeksiyon yüzeyleri” olarak anılan bu yüzeyler bir düzleme
yırtılmalar olmadan açılımı yapılabilen yüzeylerdir. Bu yüzeyler çoğu
kez, silindir, koni ve düzlemin kendisidir. Kartografik projeksiyon
sayısı sonsuz gibidir. Fakat bu projeksiyon yöntemlerinden bazıları daha
yaygın kullanılmaktadır Bir bölgeye ait aynı ölçekli de olsa farklı
kartografik projeksiyonlara göre harita yapılırsa farklı büyüklükte
harita elde edilir. Bunun temel nedeni küre üzerinde herhangi bir nokta
ile, yine küre üzerinde diğer noktalar (sonsuz sayıdadır) arasındaki
uzaklığın aynı değerde (ölçek faktörü kadar küçülerek)
gösterilememesidir. Bu uzunluklar küre üzerindeki değerinden genellikle
daha uzun ya da kısadırlar. Şüphesiz bir noktadan itibaren belli
doğrultularda haritadaki uzunluğun küredeki uzunluğa eşit olmasını
sağlayan projeksiyon yöntemleri de vardır. Örneğin yalnızca kuzey-güney
yönündeki küre uzunluklarının haritada aynı kalması, ya da yalnızca
doğu-batı doğrultusunda küredeki uzunlukların haritada aynı kalması
gibi. Bunlardan birincisine “meridyen boyları koruyan” projeksiyonlar
denilmektedir.
Benzer biçimde harita edilen bölgenin alanının değişmeden (yalnızca
ölçeğin etkisi çerçevesinde) aktarıldığı projeksiyonlar da vardır. Bu
tür kartografik projeksiyonlara ise “alan koruyan” projeksiyonlar adı
verilmektedir. Alan koruyan projeksiyonlarda tüm uzunluklar
korunamayacağından harita yapılan bölge kuzey güney yönünde daralıyorsa,
doğu-batı doğrultusunda genişlemek durumundadır (haritadaki alan
eşitliğini temin etmek üzere). Şüphesiz bunun tersi de söz konusu
olabilir.
Örneğin Merkator projeksiyonuna göre yapılmış tek parça bir Türkiye
haritasında, ülkenin en güneybatı ve en kuzeybatı noktası arasındaki kuş
uçuşu uzaklık yaklaşık 1.3 katı büyük haritaya aktarılır. Bu değer
gerçekte 1697 km iken, haritadan 2187 km alınacaktır. Burada anılan
Merkator Projeksiyonu ismini 1512-1594 yılları arasında yaşamış ve
yerkürenin bir çok bölgesine ait harita yapmış olan Gerhard Mercator’dan
almaktadır. Aynı projeksiyonda ise Türkiye’nin alanı yerküre üzerindeki
gerçek değerinden yaklaşık 2 misli büyük gözükecektir. Bunun nedeni bu
projeksiyon yönteminin coğrafi amaçlar için değil, navigasyon amaçlı
olarak (açı koruyan projeksiyonlar) geliştirilmiş olmasıdır. Buna karşın
coğrafyacılar alan koruyan projeksiyonlara göre yapılmış haritaları
tercih ederler. Atlaslarda da bu tür projeksiyonların kullanılması
önerilir. Bunu nedeni projeksiyon kavramını bilmeyen vatandaşların
ülkelerin, karaların denizlerin büyüklüklerini haritadan
karşılaştırırken yanlış bilgi sahibi olmalarını önlemektir. Bu
nedenlerle küçük ölçekli haritalardan büyüklük elde etmek, ancak küçük
ölçekli bir haritanın yapılmasında zorunlu olarak kullanılan kartografik
projeksiyonların matematik esaslarını bilen uzmanlar tarafından
gerçekleştirilebilir. Buna karşın sade vatandaş haritadan değer alırken
şüpheci davranmak zorundadır.